24 Ağustos 2011 Çarşamba

Sayın müftüm!

                        Akşamdan kalma bulaşıkları toparlıyorum. Televizyon açık. Hangi kanal olduğunun önemi yok, birisi açık olsun da..TV' nin sesi beni hep sakinleştirir. O mekanik, rutin ses, bulaşıkların dayanılmaz sevimsizliğini biraz olsun gölgelese yeter!.
                        Ekranda sabahları yayınlanan kadın programlarından biri. Boylu poslu şarkıcı bir kız, Petek' miydi adı, o sunuyor! Baş konuk; emekli bir müftü! Nereden alakaysa bir müftü sabah şekeri programına katılmış! Konu: Geçenlerde şort giydiği için otobüste tartaklanan genç kız! Müftümüz,  gün görmüş, kelli felli bir beyzade! Diyor kİ;  " Çok günahtır!"  Bu söz üzerine diğer konuklar kendi aralarında  mırıl mırıl fısıldaşıyorlar " Evet, evet! Çok günah! Hoca doğru söylüyor!"... Müftünün bu ani çıkışına doğrusu  ben de memnun oluyorum . Fakat. hemen sonra, " Ama biz müminler de ramazan ayında  usulünce ve edebiyle giyinmek zorundayız, değil mi efendim?!" deyiverince memnun oduğuma o an pişman oluyorum!
                        Müftünün bakış açısı tam da tahmin edilen gibiymiş meğer! "Nihayet bir din adamı mantıklı mı konuşacak,  akla yakın açıklamalar mı yapacak?" beklentim anında uçup gidiyor haliyle! Mesaj açıkça şu: " Ramazanda şortla insan içine çıkarsan dayağı yersin!"  Neydi o Konya Selçuk Üniv. profesörünün adı? hafızam da nanay bu arada, o Profesör zat da kadın kısmına doğru dönüp  "  Dekolte giyersen tecavüzde yarı yarıya suçlusun!" buyurmuştu! Bu adamların hepsini sıraya dizsen, ayırt edemezsin, bu kadar mı basmakalıp olunur yahu?
                      Emekli müftümüzün incileri program boyunca sürdü. Hele, otobüste şort giydiği için dövülen genç kızla türbanlı diye üniv.den içeri giremeyen genç kızları aynı kefeye koyarak " Bakın birine karşı çıkarken, diğerine sessiz kalamazsınız!" demesi sadece beni değil Neşe Erberk gibi aklı başında diğer konukları bile çileden çıkattı! Müftü vurucu darbeyi, bir müslümanın kılık kıyafetinin ne olacağına dair Kur-an' dan bilgiler vererek yaptı! Yani ister ramazan ayında olsun, ister başka bir ayda olsun, nasıl giyinileceğini kutsal kitaba göre, hem stüdyoda bulunanlara hem de ekran karşısındakilere açık açık beyan etti.Müftümüzün programa esas geliş sebebinin ne olduğu da böylece anlaşılıyordu! Propaganda yapmak!
                     Müftü büyüğümdür. Haşa saygısızlık yapmak istemem. Ama misal ben o programda konuklardan biri olsaydım, benim diyeceğim bir kaç şey olurdu.Mesela şöyle:
1-) Sayın müftüm, ben bir kadınım ve bir erkeğin tahrik olması ihtimaline göre yaşam sürmek istemiyorum! Ne ölçüde ve ne biçimde tahrik olacağını kestirmem mümkün olmayan yabancı erkeklerin günlük yaşamımda belirleyici olmasını reddediyorum! Erkeklerin uçkurlarını kontrol edebilecek tek organ olan beyinlerini kullanmasını daha uygun buluyorum! Ben niye eziyet çekiyorum ki, o kendini adam etsin!
2-)Sayın müftüm; otobüste şort yüzünden dövülmekle  türban yüzünden üniv. e girememek asla aynı şey değildir! Otobüste sıradan bir vatandaşa şort giymeyi yasaklayan o otobüsteki bir diğer sıradan  vatandaşken, üniv. de kılık kıyafeti belirleyen üniv. yönetimidir. Bu yönetimlerse mevcut yasa ve yönetmelikleri gözetirler.Tıpkı camiden içeri hangi kıyafetle girilecebileceğinin din kurallarınca belirlenmesi gibi!
3-)Sayın müftüm, "Müslümanın giyim kuşamı" diye bir şekil şartı bütün topluma dayatılamaz! Toplumda sadece müslümanlar yaşamıyor, yaşamını din kurallarına sıkı sıkıya bağlı geçirmek istemeyen sıradan insanlar da  var, gayri müslimi var, ateisti var! Sizin bu görüşünüz belli bir dini hakim kılmaya çalışmaktır! Eğer kılık kıyafet kadar basit bir kavram bile müslümanlık bazında belirlenecekse, bunun sonu bütün diğer kavramların da müslümanlık bazında değerlendirilmesine varır ki, bunun adı din devleti olur! Türkiye din devleti değildir, olmamıştır, olmayacaktır! Saygılarımla...
                  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder