26 Temmuz 2011 Salı

Kim demiş; Ümit, felsefeyi kıvıramaz diye!:)

Ben umutlarımı sırtımda değil, yüreğimde taşırım! Bu sayede, zamanla taşıyamayacağım  bir yüke asla dönüşemez,  varlığımla harmanlanıp bana katılırlar...
Veyahut;
Ben umutlarımı yüreğimde değil sırtımda taşırım! Zira, gerçekleşmeyeceklerini anladığım an, sırtımdan atmak yüreğimden atmaktan çok daha kolay olur!...

24 Temmuz 2011 Pazar

Oy dereler, dereler...

                Yaşam ne garip! Gençlikte geçmek bilmeyen  yıllar ,  yaş ilerleyip orta yaş sınırına vardıkça sanki ikişer üçer atlıyor gibi geliyor! Gençken önünde upuzun bir hayat var diye düşünüyorsun! Elinde, kullan kullan bitiremeyeceğin kadar çok yılın var sandığın için  zamana aldırmıyorsun !Sonra bir bakıyorsun, o dolup taşan, ortalığa saçılmış yıllar yok olmuş! Bir hışım çekmecelere bakıyorsun, dolapların en uçlarına sokuyorsun ellerini, yatak altlarına eğiliyorsun!  Bir yandan söyleniyorsun:  "Buradaydılar, şimdi buradaydılar, nereye gittiler?" Dört dönüyorsun, bulamıyorsun! Bir ümit, etrafındakilere soruyorsun,  belki biliyorlardır ! I-ıh! Hepsi üzgün gözlerle sana bakıp yavaş yavaş kafalarını sallamakla yetiniyorlar!  Anlıyorsun ki,  elini attığında  bulacağını sandığın yıllar , gitmişler! Belki açık kalan pencereden  esen  sert bir rüzgarla uçup gitmişler, belki temizlikçi kadın topladığı yayıntılarla birlikte çöpe atmış, belki  eli uzun bir komşu çocuğu iç etmiş, belki de şeytan almış götürmüş! Her zaman satamadan getirecek değil ya, bu defa belli ki satmış!
_ Daha dünyayı gezecektim!
_ Anneme Beylerbeyi'nden yalı alacaktım!
_Bir güzellik kliniğinde bir ay kalıp, çıktığımda narin bir kuğuya  dönüşecektim!
_Tango ve salsa öğrenecektim!
_Sayısız kitap yazacaktım!
_Nobel alıp ortalığı sallayacaktım!  Ödül töreni konuşmam bile hazırdı!
_Köyün muhtarı seçilmekle işe başlayıp, temiz siyaset nasıl yapılır yedi düvele gösterecektim!
_Köyde tarihin gördüğü en özgün taş evi inşa ettirmeyi unutmalı mıyım?
_Oğlumun rüyalarına giren o eski model jipi alamayacak mıyım yani!
  _İki üç yabancı dil öğrenmek hayalim de mi suya düştü!
_Denize balıklama atlamayı ve dibe dalıp kum çıkartmayı da mı öğrenemeyeceğim?
_Pastada uzmanlaşıp pastahaneler zinciri kurmayı da unutacağım anlaşılan!
_Ya Lazistanı kurma hayalim ne olacak?
                ( Peki kabul, sonuncusu bayağı ütopikti !)
                Hepside gerçekleşmeleri için gerekli zamanı çar çur ettiğim için rafa kalkmak zorunda! Keşke süremi biraz daha idareli kullanabilmiş olsaydım!  Gençken akışına kapılıp, hızla denize doğru sürüklendiğim  derede, kenardaki dallara, yüksekteki taşlara tutunup biraz daha yavaş ilerleyebilseydim! Bir kayanın üstünde ya da suya sarkmış bir dalın  gölgesinde duraklarken, öten kuşlara, yaprak hışırtılarına, suyun kıpırtılarına, güneşin ağaçların içinden geçip ormana sızışına daha çok zaman ayırabilseydim!  Daha bencil olsaydım, daha çok " Önce ben!" diyebilseydim! Etrafımdan akıp giden köpüklü yaşam deresinden  daha çok sevinç, daha çok mutluluk, daha çok keyif, daha çok güzellik, daha çok iyilik, daha çok başarı, daha çok gerçekleşen hayal   kapabilseydim!
               Amaaaaan ne bu yaa? Veda hutbesi gibi oldu! Hiç sevmem ben böyle duygusallaşma vaziyetlerini! Hayat dediğin , doğarsın, büyürsün, göçersin yahu! Sende amma abarttın Ümit!
                 Hasılı, diyeceğim o ki;
               BU DOĞUMGÜNÜMDE DE FEYS DUVARIMI ŞENLENDİREN, ÖZEL MESAJLA , MAİL YA DA TELEFONLA ULAŞAN SİZ GÜZEL İNSANLAR!  YAŞLANMAYA ÜZÜLECEK FIRSAT  TANIMADIĞINIZ İÇİN HEPİNİZE TEK TEK   TEŞEKKÜR EDERİM!  İYİ Kİ VARSINIZ!

22 Temmuz 2011 Cuma

Hangisi aşağılayıcı?

                     Televizyonun sesini dinleyerek iş yapmayı severim.
                     Bu sabah, NTV'de bir önceki gece yayınlanan "ntv soruyor" adlı programın, Nasıl Bir Sosyal Devlet? konulu bölümünün tekrarı yayınlanıyordu.  Bütününe dikkatle  kulak kabartmasam da bir ara, programın konuklarından Bahçeşehir  Üniv.Profesörlerinden Seyfettin Gürsel'in , CHP nin her aileye 600 TL.yardım paketiyle ilgili olumsuz yorumu  dikkatimi çekti. Oturup sözünün sonunu getirmesini bekledim. Profesör şöyle diyordu:  " Olmaz.Bu pratikte çok sorun çıkartır. Gerçekten yoksul olsun, olmasın herkes "Ben de yoksulum, ben de yoksulum !" diyerek kapıya dayanır!" Bir an düşündüm.Yalan değildi. Sahiden de ihtiyaç sahibi olsun olmasın herkesin bu beleşe konmak istemesi mümkündü. Beni şaşırtan; halkına " üçkağıtçı, beleşçi, hak yiyici ve yalancı" diyen bir aydın zatın , hiç tepki almaksızın programın kendi bağlamında sürüp gitmesi oldu.
                       Sevgili Aziz Nesin!in 12 Eylül Anayasası'na ezici çoğunlukla EVET diyen halka  yönelttiği APTAL yakıştırması için ülkenin ayağa kalktığı günleri, şimdilerde bunun yeniden sakız gibi çiğnenerek nasıl sol kesimi tukaka etme amacıyla kullanıldığını düşündüm.Oysa Nesin, halkın kendi geleceği ve çıkarlarına ters olduğu halde bir anayasa uygulamasına can-ı gönülden EVET demesinin ancak aptallığından bunun da cahilliğinden kaynaklanmış olabileceğini kastetmiş ve bir durum tespiti yapmıştı.Burada bir suçlama ya da hakir görme yoktu. Aptallık ancak "üzücü " bir durumdur çünkü. Prof.Gürsel ise hiç farkında olmadan, halkımızın  düşkün durumda olanların hakkını bencilce gasbedebilen , numaracılıkla menfaat sağlayabilen, devleti kandırmaya yeltenebilen , hem yalancı hem sahtekar bir çoğunluk olarak göstermiş oldu.
                       Sorarım size; hangisi aşağılayıcıdır?..... 

21 Temmuz 2011 Perşembe

Hülagü ile Kehribar...Kırık bir aşk hikayesi!...


_Şekip  enişte, bir maruzatım vardı....
_Hayırdır, Hülagü yeğenim?
_Enişte bana biraz koltuk çıksan diyorum, bu ay benim işler kesat gibi de..
_Anlaşıldı yeğenim! Bu sefer ne kadar lazım ?
_Eniştem ,ayı geçirelim işte çoluk çocuk...
_Bak Hülagü bu son yalnız, daha geçen seferki borcun duruyor!
:.........
_ Anneeeee, koş kooş ,babam eve plazma televizyon, bana da  bilgisayar  almışşşş!
_Tövbee! Tü tü tü nazarlar değmesin, senin işler bir açıldı , pir açıldı galiba kocacığım!
_ Karıştırma o kadarını  Kehribar, demle bir çay da  şöyle keyifli keyifli dizi izleyelim!
_ E oldu olacak, evlilik yıldönümünde aldığın kristal çay bardaklarını çıkarayım da keyfimiz tam olsun!
_Aslan babam! Bilgisayarım yok diye dalga geçiyorlardı benimle ,şimdi de geçsinler de göreyim! Muucccckkkkss!
--------
_Neşet ağbi, çok sıkıntım var abi..Acil borç para bulmam lazım!
_Tamam da, yalnız bak Hülagü kardeş,ödemeyezsen külahları değişiriz , ona göre!
 _ Ağbi söz ağbi! Önümüzdeki ay tıraka geri ödiycem!
_Valla ben orasını bilmem, ben parayı verir, faiziyle geri alırım,  benim işim bu! Gerisi sana kalmış!..
_Allah razı olsun ağbi, hürmetler ağbi...
...............
_Kapıya çektiğin  arabayı kimden  ödünç aldın sen, Hülagü?
_ Ne ödüncü Kehribar? Bizim arabamız o!
_ Demee! Tövbeler olsun, nazarlar değmesin inşallah, pek iyi gidiyor senin işler ha bey?
_ Karıştırma orasını! Giyin hadi , bir tur attırayım sana boğazda!
_ Ayy dur o vakit, geçen gün aldığın elmas gerdanlığı da takayım boynuma, çatlasın el gün!
...............
_Sefer dayı, kurbanın olayım, çok  kelepir bir ev düşürdüm, para bulamıyorum!
_ Hülagü evladım, simit parası ister gibi ev parası istenir mi?
_Dayımsın, ocağına düştüm! Kira ellerinden kurtulucam sayende!
_Peki peki. Ne kadar lazımdı?
_Dayıların dayısı, bende kuruş yok, hepsini sen vericen..
_ Tamam ama  vadesinde geri isterim, sonra ağlama zırlama olmasın!
_Ayıpsın dayım, borç namustur bizde!
:..............
_ Ayol komşum, şu bizim Kehribar' ı görüyor musun? Son günlerde  evler, arabalar, yeni eşyalar, mücevherler gırla gidiyor bunlarda!
_Görmem mi komşum? Nereden gelir bu değirmenin suyu bilmem!
_ Nerede, ne iş yaptığını bilen eden  yok ya, güya ustalığa terfi etmiş diyorlar Hülagü bey için!
_Valla Kehribar' ın havasına bakılırsa,  ustabaşı  olmuş adam!  Kocasını yerlere göklere sığdıramıyor hatun, "Çağ atlattı kocam bize, bir daha dünyaya gelsem gene ona varırım!" diyormuş!
_E tabii der! Hatunun façası düzeldi, boynunda elmas kolyeler. Haftada iki defa,  kuaförler! Spor salonuna da gidiyor, incecik oldu..Ayakkabılar, giysiler ohooo...Dişleri de yaptırdı en son. Afet oldu vallahi...
_ Hayırlı yemeler nasip olsun ustalık nimetlerini, ne diyelim bacım,  Demek ki; Hülagü bey pek civanmert , pek becerikli adammış,  tez vakitte doğrulttu evin ekonomisini...
.............
_Babaaaa, yetiiişşşş!  Şekip enişte geldi. Yanında birileri var, eşyaları kamyona yüklüyorlar!
_Ne yüklemesi, ne kamyonu, ver bakayım enişteyi telefona?
_Bilmiyorum baba, benim yeni bilgisayarı da alıyorlar. Eee şey Şekip enişte ayıp bi işaret yaptı baba, gelmiyo telefona!
_Tamam kızım anladım ben, kapat telefonu!...
_ Ama baba, bilgisayarım olmadan ödevlerimi nasıl yapıcaaam?  Ühüüüüü....
..........
_Ahır mı beyefendi burası? Kapıyı çalsanıza odaya girerken!
_Burası ahır değil ama senin  artık bir ahırda oturacağın kesin koçum!
_Sen ne diyorsun be? Kimsiniz siz, şehir eşkıyası mı?
_Bizi Sefer dayın gönderdi , aslan parçası! Gidin dedi, o Hülagü hergelesinden nüfus cüzdanını, evin tapusunu ve anahtarlarını alın  gelin dedi. Borcunu  ödememişsin ...Hadi Hülagüüüü, yorma bizi, anahtarlar, kimlik ve de tapuyu rica edelim,  hadi bakayım...
..........
_Alooo, Hülagü denen fırıldak sen misin len hırbo?
_Evet benim!  Yani Hülagü benim! Ne vardı?
_ Ne yoktu diyeceksin? Bak kimi vericem sana, al konuş!
_ Ühüüü, Hülagüü, ben Kehribar! Bu adamlar beni kaçırdı!
_Ne diyosun sen Kehribar? Kaç kişiler, orası neresi? Polisssss diye bağır!
_Alooo Hülagü hırbosu, burada polis yok, jandarma yok, asker yok, avukat  yok,savcı yok, hakim yok, basın yok! Burada sadece biz ve Keriman varız! Dur bak, şimdi  kim istiyo telefonu ?
_Hülagüü, ben Neşet ağbin!  Aşkolsun koçum yaa, vallahi kırıldım  sana , böyle güzel yengemiz varmış madem, insan daha önce tanıştırmaz mı? Kapının önünden yeni arabanı çekmeye gitmesek  yengeyle tanışacağımız yoktu! Cık cık cık...
_Telefonu kapatıp, bıyıkları burmaya başladığına  göre, şimdi naapıyoruz  patron?
_İmdaaattttttt! Bırakın beniiiiii, Hülagüüüüüü  yetiiiişşşşş.......

19 Temmuz 2011 Salı

Günaydın!

Erkenciyim bu sabah! Valla ne iyi ettim de bir  blog daha açtım! Sanal tarlalarda yenilemeyen salatalık, domates yetiştireceğime , sabahları teker teker bloglarımı yazılarım, daha güzel!:)